1 Mart 2011 Salı

Aşk Vakti



Su dökümü : çağlayanın köpük kelebeklerinde
saatler sonsuz hızlı yetişilmemiş yaşamaya
bir biley taşında ömür bıçağı yokluğa ufalırken
sustum suskunluğum karanlıkla delice konuşurken
kim dedi ki bana da inandım umutları peşine takmış avare rüzgara
sen ki yanılt hep beni kendime inandırmaya
yosun kokuları yeşil kaygan taşlar ve saman saçlı yazlarda
beklenecek bir şeyler bulup buluşturan çılgın serseriler
arkadaş edindi beni avuntuya sahte kapılar açtık birlikte
tutunmasızlığımızın olanca bilgisiyle
derme çatma sığınaklar kurduk
Robinson’un ıssız adalarında
sorma ... yanıtları yok yaşamamızın ...
seyreltilmiş dostluklar , buza kesmiş aşklar arasında
insana ulaşacağı varsayılan labirentlerde oyalanmalarımız
aldanışımız ve karanlığımız ölüme koşullanmış
karanlık düşüncelerle beslenmiş korkunç açlığımız
doymazdı oysa ışıksızlıkta
bilirdik oysa altın saçlı günler yaşamıştık çocukluğumuzda
nankördük ihanet edendik en sevilene
yaşama ve aşka
bıraktık su götürdü bizi bildiği yere
vazgeçtik vazgeçilmez olandan ,
güçlüyüz özgürüz sandık
yalnızlığımızdan
bir hasret büyüdü içimizde bize görünmeden
bir sevda ki hep inkara mahkum
bir sevinç ki hep örtülenmiş
en şahane yangının külleriyle
bir susmak geldi ki gitmek bilmeyen
bir yürek kasırgası içimizde olan biteni dağıtırken
kar şarkılarıyla büyüledik en olası istemimizi
seviyorduk oysa
sevebileceğimizi
yangın çıkartamaya meyilli çılgın çocukluğumuzun
öfkesi külle örtülemeseydi
neşemizi
görebiliyorduk oysa yürekten yüreğe giden
narin ipekten çizgiyi

gönül dağı duman duman olmuştu oysa
bir tenhada garip bülbül ötmüştü aşk vaktini muştulayan
bir seven bir sevileni durmaksızın beklemişti
hoyratlar duymuştu ne var ki
vuslat ertelenmişti sonsuza ..

31 Aralık 1996 Ayşen Gacan Gülbağ

Hiç yorum yok: