14 Şubat 2011 Pazartesi

Tut Elimden Yağmur


Yağmurla dokunmuş bir kilim

çocukluğum,

şimşeklerle aydınlanmış

bulut sürüleriyle güdülmüş rüzgarda

altın saçlı çocukluğum…

Yağmur yola çıktı şimdi,

akşamın alacasına sarınmış,

kulelerin üstünde bir parça aydınlık

bir parça kırpılmış bulut…

tüm manzaram...

Tül perdedeki rüzgâr çocukluğum

[ Mutfak kapısından içeriye giriyor

hatırlatmak için bana kendini. ]

Bu sesler yabancı bana, sirenler, kornalar

Ben kumruların iç çekişleriyle büyüdüm

kavak yapraklarının ninnisinde

çok az, çok daha az sesle...

Çimenlerin aynı boyda olduğu yerde

rastlanmıyor şaşırtıcı bir kır çiçeğine

Ben sarmaşık gülleri ve hanımeli kokan

yollarda yürüdüm, okul dönüşleri…

Yağmurlara tutuldum, gönüllü ıslandım..

Pencerem küçüktü; vesikalık bir fotoğraf kadar

Dünya ; sonsuz, büyük, büyülü…

Yağmur geldi, [ Anneler çocuklarını topluyor]

Her yağmurda gezmeye çıkardım oysa ben,

ıslanmak için, herşeyimle..

Koklamak ve dinlemek için evrenin büyüsünü.

Işık değişir, kerpiç evlerin duvarları,

Arnavut kaldırımları ıslanır parlardı,

kokular sarardı dört bir yanı

yağmur kokmuyor artık , ıslatmıyor da

her şey korunaklı kutusunda

yapay bahçeler, devasa kuleli evler

su geçirmez artık, ses geçirmez

ışık geçirmez

yalnızlığımız koruma altında.

Tut elimden benim de yağmur

yeniden çıkalım seninle dolaşmaya…


Ayşen Gacan Gülbağ


5 Haziran 2010


Foto; Ayşen G.G.