19 Nisan 2015 Pazar

Dil Taşları ( Şiir )




dil hallacı savurdukça atacağı
puf puf uçuşuyor
sessiz seslemler


sürüngen bir ayak benimkisi
direngen buncasına
yalın
bir ayak

bir sap papatyayı
bir şiirin üstüne yaslıyorum
bir solgun yaprak
ufalanıyor ellerimde

dil atlasında
gemilerim var ha battı ha yatacak
kırk kere seni çağırıyorum
yankısız sessizlikte
ses olup bir çağıltıya karışıyorum


17 Nisan 2015
Ayşen Gacan Gülbağ

Masal Zamanım ( Şiir )






bir masal yazıyorum bu gece
bu masalı kendime yazıyorum bu gece


bir varmışım bir yokmuş
nasılsa bir masallık varmışım bir süre
az gitmişim, uz gitmişim, dere tepe düz gitmişim
varmışım bir düzlüğe
yedi tepe, yedi dağ, yedi ejderhayı aşmışım en önce

sanırım hamuruma gözyaşı olsun diye bol su katılmış
ve toprak, baharı ve ağaçları sevsin diye
ve ateş, yanıp kül olsun diye aşktan
ve biraz hava üflenmiş üzerime
çılgın zamanlara savrulsun diye

beni bir kil topu olarak koymuş usta tezgaha
pinokyadan beterim oysa ben
hamur, çamurken daha kaçmışım tek ayakla
ve başlamışım kendi kendimi yontmaya
o yüzden gözüm anlımda benim
ağzım kulaklarımda

gel zaman git zaman
bir Picasso resmi kadar çarpık
bir Van Gogh kadar sarı
bir yüzüm olmuş benim de

otlar, çiçekler, dikenlerle aynı sınıfta okumuşum
ilkokulu
horozibikleri ve fesleğenler okşamış başımı
yaban bülbüllerinden almışım ilk flüt dersimi
çömlek yapma sanatını öğrenmişim komşu kızıyla

çocukluğum en büyük eserimdir
bir çok masaldan kırpıp yaptım onu
ara sıra çıkarır giyerim
şıppadanak uyar üzerime

yaşadığımı sandığım çoktur
asıl yaşadığımsa odur

bir masal yazdım ben
bir masalı yaşadım
gökten düşen o kırmızı elma
benim !


15 Nisan 2015
Ayşen Gacan Gülbağ