11 Eylül 2015 Cuma

Susku Kuşları ( Şiir )


Susku Kuşları

diyebilir misin
bir çiçeğe açma
ya yeşil bir elmaya
kızarma

bir kuş
şakımak için yaşar

bir insan
kuşu duyar
sesi öpüp
şiirine koyar

çocuk düşlerini
toplar şair
yalnızlığın rafından
taptaze bir kaynak
capcanlı bir su
olsun diye

o su
yüreğinden akan




Ayşen Gacan Gülbağ
11 Eylül 2015

Fotoğraf :Ayşen Gacan Gülbağ

26 Mayıs 2015 Salı

Çiğ ( Şiir )



Çiğ

                                                   '  İlim' açık bir soru; 'aşk'gizli bir cevaptır.
                                                    Muhammed İkbal


bu yanık kokusu
bu gecede tüten hanımelinin
hüzn içre giryan acısı

bu karga çığlığı
yürekten ayrılan
sessiz geminin

bilmek seni
en uzun yıllarında ömrün
suskun dilinden
cevabı belli sorunun
sorulamazlığı
bir vazgeçişin
bir sabunun kayganlığında
yinelenmesi

bu tütsü
yağmurla yağan
soluksuz soluklar vakti

tüm bu çiğ
çayır boyu yaban otlarını ıslayan
ve gümleyerek kapanması
kuşlukta bir pencerenin

azad böyledir
giden hem gider
hem kalır

kuşlukta
hanımeli
kokusu...
..
...

26 May 15 

ayşen gacan gülbağ

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Kesik Kesik ( Şiir )



Kesik Kesik

gagası dut bülbül-
ahir zamanlarda
yaşamış gibi-
yapmak


dalgın su gözleri-
yılanlar eyleşen menevişinde
saçında örümcek ağı
çorabında pıtırak-
geçmişin sesi-

gaipten ünlüyor adımı

umut ki
bal ağacı
dut ağacı
süs ağacı

Ayşen Gacan Gülbağ

17 May 2015

15 Mayıs 2015 Cuma

UZUN ZAMAN ( Şiir )



UZUN ZAMAN

güneşli gün

çırpıntılı rüzgarla yıkanmış

çamaşır kokusu



uzayan zaman;

umursanarak geçen anın meyvesi

bir tohumun göverişini takip etmek

baştan sona

ve görmek gün doğumunu

kuşlarla birlikte



uzayan zaman;

hız kesmek hayat keşmekeşinde

ve soluklanmak

bir rüzgarın hacminde…

kapalı kapıları açmak bir bir

güneşlendirmek yorganı döşeği

en kuytu yerleri silip süpürmek…



bu bir bahar temizliği

ruhun çimenle, kuş sesiyle arınması

ve elin

övünmesi işlerliğiyle




15 Mayıs 2015
Şiir & Foto: Ayşen Gacan Gülbağ

12 Mayıs 2015 Salı

Susku Üzerine


Söz gümüşse, sükut altındı. Boş teneke tangırdardı yalnız. Susturularak büyütüldük. Su büyüğün, söz küçüğündü. Az konuş da, molla sansınlardı.

Bir zaman sonra, kendimize benzeyenlerle konuşur olduk. Ama gördük ki, çoğunluk dinlemeyi değil, konuşmayı seviyordu. O kadarıyla da idare ettik.

En nihayetinde, söylecek değerli bir sözün olmadıkça susmalıydı. Sustuk. Suskunluk çok konuşkandı içimizde. Bazı sözcükler de kabına sığmıyordu.

Sessizlik gömütlüğünden gizlice süğüverdiler.

Çam ağacı yaralarını çam sakızıyla sarıyordu, biz ise şiirle....


12 May 2015

Ayşen Gacan Gülbağ

1 Mayıs 2015 Cuma

Düşün Düşü ( Şiir )




suskun kuş
şakıması varoluşu
oysa

bir insan ona dönüşüyor
o da bir insana
kabuslarında

ağzı tıka basa dolu
taşlarla

tükürdükçe bir uçurum
her sözü kustukça

derin bir yar
yeryüzü

sabaha doğru
bir zen bahçesinde uyanıyor
ki bir kelebek

acı hep aynı bütün diyarlarda
sarı sarı parlıyor
konduğu düğün çiçeği

bir şair yazıyor
az sonra şirini
bir cenaze merasimindeki
karıncalardan bahsederken

öğleye doğru
bir taş İstanbul civarlarında
suskun bir kızın cebinde
kaygan bir taş
cilalı
kayrak

dip sularına fırlatılacak az sonra



30.04.2015 


Photo & poem : Ayşen Gacan Gülbağ

19 Nisan 2015 Pazar

Dil Taşları ( Şiir )




dil hallacı savurdukça atacağı
puf puf uçuşuyor
sessiz seslemler


sürüngen bir ayak benimkisi
direngen buncasına
yalın
bir ayak

bir sap papatyayı
bir şiirin üstüne yaslıyorum
bir solgun yaprak
ufalanıyor ellerimde

dil atlasında
gemilerim var ha battı ha yatacak
kırk kere seni çağırıyorum
yankısız sessizlikte
ses olup bir çağıltıya karışıyorum


17 Nisan 2015
Ayşen Gacan Gülbağ

Masal Zamanım ( Şiir )






bir masal yazıyorum bu gece
bu masalı kendime yazıyorum bu gece


bir varmışım bir yokmuş
nasılsa bir masallık varmışım bir süre
az gitmişim, uz gitmişim, dere tepe düz gitmişim
varmışım bir düzlüğe
yedi tepe, yedi dağ, yedi ejderhayı aşmışım en önce

sanırım hamuruma gözyaşı olsun diye bol su katılmış
ve toprak, baharı ve ağaçları sevsin diye
ve ateş, yanıp kül olsun diye aşktan
ve biraz hava üflenmiş üzerime
çılgın zamanlara savrulsun diye

beni bir kil topu olarak koymuş usta tezgaha
pinokyadan beterim oysa ben
hamur, çamurken daha kaçmışım tek ayakla
ve başlamışım kendi kendimi yontmaya
o yüzden gözüm anlımda benim
ağzım kulaklarımda

gel zaman git zaman
bir Picasso resmi kadar çarpık
bir Van Gogh kadar sarı
bir yüzüm olmuş benim de

otlar, çiçekler, dikenlerle aynı sınıfta okumuşum
ilkokulu
horozibikleri ve fesleğenler okşamış başımı
yaban bülbüllerinden almışım ilk flüt dersimi
çömlek yapma sanatını öğrenmişim komşu kızıyla

çocukluğum en büyük eserimdir
bir çok masaldan kırpıp yaptım onu
ara sıra çıkarır giyerim
şıppadanak uyar üzerime

yaşadığımı sandığım çoktur
asıl yaşadığımsa odur

bir masal yazdım ben
bir masalı yaşadım
gökten düşen o kırmızı elma
benim !


15 Nisan 2015
Ayşen Gacan Gülbağ

1 Nisan 2015 Çarşamba

Korkunun Sesi ( Şiir )



Korkunun Sesi

ban şimdi ekmeğini
kalemin acısına
yaz şimdi çığlığını
martı sürüsünün
bir sesin olmalı
varım diyorsan dünyada


ben ki
korkaklık heykeli
özgürlük meydanının
darağacında



sözcüklere üflerim
şiirin en kuytu bahçelerinde
bir çekirge kabuğuna saklanarak



fısıltıyla konuşurken
iç sesimle
ala al, mora mor diyemem
neden ?



oğlumu uğurlarken kapıda
en anaç damarımdan
fırlar sözcüklerim


- En değerli Hayat'tır
unutma !



1 Nisan 15
Ayşen Gacan Gülbağ
( Foto: gacan)

28 Mart 2015 Cumartesi

SU DOKU ( ŞİİR )



SU DOKU

dokunuyorum
su oluyorsun
ne çok gözyaşı
pınarlarında


gençliği
hatırlatıyorsun
duyguların dağını
dorukların inzivasını

dokunuyorum
lime lime tül ellerimde
küflü odanın
mantar duvarlarında

işte zaman
o doruktan bu doruğa
yol aldıran

safça soruyorsun
ne zaman konacağım
bir düzlüğe

bir dağı aşmakla
biter mi bir ömür
sıradağlardan yolu geçmişler
bilir bunu
bir düze konmakla
biter mi ömür

düşünüyorum
ses oluyorsun
benden ama bana uzak
konuşuyorsun

sussan
yok olacakmış gibi
çınıldayarak

bilsen
ne çok yol var
ne çok yolcu
beden viranemizde

sen bir tek
sen varsın
sanıyorsun

bense
suya dokunuyorum
su oluyorum
susuzluğuma

bilmiyorsun


Ayşen Gacan Gülbağ
28 Mart 2015

18 Mart 2015 Çarşamba

Sözcük Atlası (Şiir )


                 Sözcük Atlası

I-  Başlangıç

bir karga, bir siren sesi
ve birkaç saat tik takı
erken sabahta
masamda yarım bir cam küre
yaptıklarım/ yapacaklarım
her an vedalaşacakmış gibi
telaş içinde
bir kalıt yaratma arzum

ne yapacaklar kalanla
bir rehber mi
bir fihrist mi
bir atlas mı
insana dair
yoksa bir gün dökümü mü

ya hepsi
ya hiç biri

II-  Agaç

kırılmak
budanmak için
diktiğimiz fidan
sansı yaver giderse
ağaç olacak

III-  Bedel

bu kanı donduran soğuk
çokça sıcak iklimlerde kalmışlığın
bedeli
bunca yağmur
uzun susuzluğun
ve bunca yapacak iş
tembelliğin belki de

IV- Tasarım

yazdığımız ve yazılmış yazgımız
yaşadığımız
her küçük seçimimiz
bir büyük son

tasarlayan değil
tasarlanmış olanız
ve en sonunda
yıkacak olan
tasarımı

V-  Koku

olan, olmuş olan
unutulmuş olan olmasaydı
rüyalar gibi unutulmuş
atamazdık adım dahi

duran, durdurulmuş olan
yürümeseydi yine
yeni olacaklar
olmayacaktı

bir adım var elimizde
ama hangi yöne
özgür irade mi
tasarlanmışın sonucu mu

sormak belki saçma olan
yürümek
bilerek yürüdüğünü
ve görmek
görünür olanı gerçekten
ve duymak
rüyada bile şarkıyı
evrende yankılanan
bir kuş cıvıltısını
ve kokusunu
yağmurla kabaran
toprağın

VI- Sözcüklerin Bedeli

sözcükleri yaratıp
içini anlamla dolduran
eşsiz insan
tanrılardan ateşi değil
dili çalmış olmalı
lanetlenmeden önce
ölümlülük cezasıyla

ölümlü diller bile
ölümsüz şimdi

VII-  Işık

ışık olsun dedi
ve başladı her şey
bir sözle
ve insan
yaradılmış ve
yaratmaya kadir olan
yarattı sözcükleri

ve karanlık olsun
diyecek bir gün

VIII- Oğulların Nedeni

ayrı dilde, aynı renkdeyiz
ortak bir şarkıda
buğday biçen atalarımız
savaşırken ölümle

ilk ata
ölümü
oğulla yenmiş olmalı

benzersiz benzerler
insanlık çayırında
oğul veriyor şimdi

IX-  
             

Sözcükler
dilin denizi

Ayşen Gacan Gülbağ
18 Mart 2015


 foto: Gacan

11 Mart 2015 Çarşamba

Kadının Sessiz Şarkısı ( Şiir )




Kadının sessiz şarkısı


yaz gecesi
donatmış masayı kadın
şimdi uyutmakta bebesini
kucağında

konuklar afili
belgeli
şair şüreka

tam söz sırası
düşecekken ona
üstat lafı koyuyor
karpuz kesmiş gibi ortaya

' Hani var mı tarihte, adam gibi bir kadın şair ? '

10 Mart 2015

Şiir ve foto : gacan

9 Mart 2015 Pazartesi

Kış Ağırlığı 2 ( Haikular)

Resim ve Haikular : Ayşen Gacan Gülbağ

1.
lapa lapa kar-
işçilerin sırtında
ağır yük

2.
vurur kapıyı
alacaklı gibi-
karayel

3.
vınlayarak
kuşatmış evi lodos-
teslim olun

4.
saydam şemsiye-
yağmurdan ekmeği
sokak satıcısının

5.
erik ağacı
market yolunda ansızın
pürçiçek

6.
kırık şemsiyeler
yağmur sonrası
çöplüklerde

7.
kış yorgunu
kalpleri yumuşatmış
kiraz ağacı

8.
Mart sonu-
şişman sokak kedileri
ayağıma dolanan

9.
yalıtılmış ev-
kuş sesi sızmıyor
odalara

10.
kış rüzgarı
eşlik eden kadının
ninnisine

9 Mart 2015


8 Mart 2015 Pazar

Kış Ağırlığı ( Haikular )


1.
erik çiçekleri-
taze karın üstünde
basıp geçilen

2.
eriyen kar
çiçeğin kalbinde-
kuş suluğu

3.
ağır konuk-
yorgun bahçede
kış

4.
romantik kar-
koşar adım giderken
işe

5.
zemheri-
buz üstünde kar
sağlamlamış yolu

6.
saftirik erik-
kara nispet yapıyor
çiçeklenerek

7.
kış uykusu-
kuru ağaçta uyanıyor
ilk sürgünler

8.
yalancı bahar-
badem çiçeği  değil
sadece kanan

9.
kış sonu-
oğullarla kızlarla
cemrelenmiş toprak

Haikular ve Fotoğraf : Ayşen Gacan Gülbağ