12 Aralık 2010 Pazar

İyi ki ..


İyi ki ..



Ağır bir hüzün yüklüydü bulutlar

sancısı vardı güneşin

yıkıyordu kendini köhne ağaçlar

aldatılmıştı baharlar

öyle ağırdık tonlarcasına

umut yok sandık

iyi ki , iyi ki

aldandık !


26 Kasım 1991

Büyük hüzünlerden


Büyük Hüzünlerden


büyük hüzünlerden geçiyor gemimiz

ha battı ha boğulacağız

uzun süren yaz beklentilerimiz

bahara bile ulaşamadan dondu kaldı

yıldızlı gökler yabancıymışız gibi

yadsıdı bizi , kayıp rotadayız


evlerimizde , odalarımızda

görünmeden dolaşıyor birileri

belki beklediklerimizin hayaletleri

belki terk ettiğimiz umut ölüleri


- Yalnızlık kendiyle konuşuyor -

ipin ucunu koyverdik ellerimizden

yıldız üretmiyor fabrikalarımız

avunmak olanaksız ,

avunmak yalan ..

karanlık labirentlerde tutsağız

bir yerlerimiz kırılmış farkındayız

kaybettiğimiz bir şey var ,

ne olduğunu bir türlü hatırlayamadığımız

içi boş kılıflar

sağa sola çarpıyor vücutlarımız

nereden geldiği anlaşılmayan sağanaklar altında

ıslak yaşamımız


biz bu günlere hangi yoldan geldik

ne zaman çıktı bu fırtına

yanlış notayı nereden öğrendik ?

bitmiyor yanılacaklarımız .


17 Temmuz 1991 gacan

Karanlık saat


Karanlık Saat


Bekleyişlerin karanlık saati

dayanıksız dalları kırıyor rüzgar

yaşam intihara meyilli

çıktığında kozasından yalın ayak

umutlarla düşler uzaklara kaçıyor

kim çalıyor kapıyı , kim açıyor

bilinmiyor yaşadıkları

teselliler askıda

mutluluklar hükümsüz

sevmeler yok sayılmış

bir kuruntudan başka ne ki tutsaklık

bir avunmadan başka ne ki inançlar

boşluklarımız nasıl dolacak.


25 Kasım 1991

Sana Masal



Sana Masal



yıldız düşürüyor yağmur saçlarıma
koridorlar bulutlu duvarlar devasa
yalnızlık alkoliği bir gitar ağlamakta
yakamdaki kırmızı gül solmaz sanırdım
solmuş oysa ..
çekip gitmelere kaldım , ardımdan bakmamalara
en büyük cezayı kesiyor yargıç ; -Yaşamama ...
ipin ucunda salınıyor halka bir sağa bir sola
bu son gidişim olsa diyorum
koyuyorum boşa sığmıyorum
ben kara koyunlar çobanıydım
sihirsiz kavallar üfleyicisi
yanılmışım
bir tohumun açmasıydı düşlerim
kurakta kaldım , kıraç toprakta
tutunmasızdım çoktan beri
işte son an geldi
kurtuluş bir ümit gibi yeşerdi , yeşerdi
yeşil yağmurlar gri göklerle geldi
bir masal yazın dedi , bir masalı yaşayın
bir masal olursunuz sonunda
tüm kırmızı elmalar düştü bana !

18 Kasım 1991

Çağrı


Çağrı

bir çağrı var uzaklara

sürüklemek ister beni

hep bir yerlerde unutup kaybetmişim sanki

en sevdiğim şeyleri

1990

Bulutsuz Şehre Gittin

Bulutsuz Şehre Gittin


bulutsuz şehre gittin , terk edip yağmurları

güneş hep parlak sarı yakar bozkırları

sen parlak sarı yakarsın umutları

umutları bulutlar taşır

hüzünleri yağmurlar

yağmurları insanlar ..

gittin yağmursuz şehirlere

yağmuru beklersin orada boşuna

güneşi beklerim burada boşuna.


1990

Mucize Bekler

Mucize Bekler


bir gün uyandı baktı

çiçek açtı yeşil bir saksı

o gün bir mucize gibi yaşandı

şimdi bekleyecek bir şeyi oldu

mucize bekçisine çıktı adı


O mu , boğulmayı severdi

yarattığı okyanusta

bir ölüm severdi belki

belki de bir fazla yaşam sever

Hala debeleniyor

ölümle yaşam arasında


1990

Kaos


Kaos


şiir mi bu sabaha karşı gecede

kapıları çalan

uykuları kapayıp , uyanıklığı açan

acı mı yoksa gelen

ansızsın gözyaşlarıyla sebepli sebepsiz

bu hüzün neden çöker sis gibi

neden dolar odaların evlerin içine

sokaklara neden sızar

sabaha karşı gecede

ayaklanıyor düşünceler

onlardan öte bu yoğun gri sisi

kim dolduruyor gönlüme

bir şeyler var eksik olan

fazla olan bir şeyler

özlemler mi ?

kavuşunca anlamsızlaşıveren

geride kalan acılar mı sızlıyor

bu saatte korkular mı yoksa

bekleyen az ötede

annemse “bir kaos var” diyor

“yine sende”

anlamını biliyormuş gibiyiz ikimizde ..


1990