20 Eylül 2012 Perşembe

Haiku






sararan otlar
döküyor yemişlerini
incirli tepe
foto&haiku: Ayşen Gacan Gülbağ

12 Eylül 2012 Çarşamba

Haiku Meraklısının Karşılaştığı Zorluklar


Haiku sever ilk önce haiku'yu anlama zorluğuyla karşılaşacaktır.Bir çok örnek okuduğunda sezgisel olarak haikunun ne olduğunu tahmin edecektir.Ancak okuma ve araştırmalar ilerledikçe bunun hiç de basit bir şey olmadığının farkına varacaktır. Hece ölçüsü 5/7/5 kuralına uygun yazsa da , yazdığının haiku değil, kısa şiir        ( mikro Şiir ) olduğunu belki bilecek belki bilemeyecektir.

Danışacak kimse de pek bulmayacaktır. Kaynak sıkıntısı çekecektir. Bahsettiği dostları " Ee ne var bunda, 5/7/5 hece ölçüsünde üç satır yazmak iş mi, hem ne anlatabilirsin ki bunca az kelimeyle ?" diyeceklerdir. Onlara öğretmeye ya da kısaca tanıtmaya kalkıştığında aslında bu işin çok uzun olduğunu fark edecektir.Zaten haikunun bir sürü kuralını tam olarak aklında tutamayan meraklı,yeni meraklılara öğretmeye çalışırken iyice bunalacaktır.

Bazıları da "Neden el alemin Japon Şiiriyle uğraşıyorsun, bizim manilerimiz var, titre ve öz benliğine dön" gibisinden çok bilmiş ve küçümseyici eleştirilerde bulunabileceklerdir. Şiirden bahsedebilecek tek tük arkadaş bulabilecekken, haikudan bahsedebileceği bir arkadaş dahi bulması epey güç olacaktır.Tabii ki tek başına yaptığı haiku denemelerinin, haiku ölçülerine uyup uymadığını anlamak zor olacaktır bu durumda. Mevsim sözünü ( kigo ) unutmadan bir haiku yazdı diyelim, haikuda olması gereken beş-altı kuralı unutmuş olacaktır belki de. İçinden geçtiği gibi bir haiku söylese, hece sayısını tutturamayacaktır.Tuttursa istediğini anlatamamış olabilecektir. Ya da anlatmak istediğini haikusuna bir türlü sığdıramayacaktır.Kumaştan kar etmek isteyen terzi gibi, evirip çevirecek, kesip biçecek, az ama öz, hem de çok katmanlı, çok anlamlı, hem de güzel dile getirişli, hem kurallara uygun hemi de kale gibi bir haiku kurmanın ne yaman iş olduğunu görecektir. Tam kuralına uydu dese, kuru-yavan bir şey ortaya çıkabilecektir. Ne yapsa ne etse hep bir şeyler eksik gibidir...

Ama , haikusunu bir gün kabullenecektir.Her şeyi bir arada , hepsini birden istemek bir günahtır belki de...
Ancak haiku bir virüstür.Bulaştı mı  insan kanına, enfekte olur insan ömrü billah.Tohum gibidir ama değildir.İçinde bir sürü yeni tohum taşır.Bu tohumların da içi tohumludur,Matruşkalar gibi ...

Günlük hayatın abuk-sabuk zamanlarında haikuyu düşünür olacaktır artık.

İnsan ömrünün; çok kısa ve çok az olan "Haiku Anları"ndan oluştuğunu anlayacaktır.

Haikular kadar yaşamışım diyecektir.

Geçmişine dalıp, o istisnai anların, haiku anları olduğunu fark edecektir, becerebilirse o anılardaki - çoktan ölmüş- anı bir haikuda yaşatacaktır, hep şimdiki ve geniş zamanlarda...

Şu ana bakan göz değişmiştir artık.Bir fotoğrafçı gibi, anı silahıyla vurmak değildir artık isteği...Gördüğü,duyduğu, kokladığı, dokunduğu şeyler içinde gizli haikuları farketme sanatına adım atmıştır artık.


Ayşen Gacan Gülbağ
12 Eylül 2012