14 Temmuz 2011 Perşembe

Hayatımı Etkileyen Kitaplar






Kazancakis'i;  babam, ben ortaokul sıralarında iken  eve getirdi ilk .'El Greco'ya Mektupları'  ilk o zaman okudum...Daha sonra lisede, üniversitede okudum...Ve halen okumaya devam ediyorum...Bir Ege'li olarak onun gezdiği zeytinliklerin içinde ben de geziniyorum. Ruhunda çakan şimşekler, fırtınalar , rüzgar ve yağmurlar beni de ıslatıyor, aydınlatıyor, üşütüyor...Baba kitap derler ya hani , babamdan yadigar oğullarıma kalacak...Ah bir de 33.333 mısradan oluşan baba kitabı  Odysseus 'u Türkçeye çeviren olsaydı...Bekliyorum bir gün Ege'de  , incirlerin altında, elimde o koca kitabı okuyarak geçireceğim günleri...


Ayşen Gacan Gülbağ
14 Temmuz 2011



El Greko'ya Mektuplar

Greko'ya Dilekçe

GREKO'YA dilekçe'm bir biyografi değildir; benim kişisel hayatımın, kendim için biraz, başka birisi için çok basit bir değeri vardır; bu hayatta benim tanıdığım biricik değer şudur: Kişinin, basamaktan basamağa ve güçleriyle azminin kendisini götürebileceği kadar yükseğe çıkma mücadelesi; bu benim keyfi olarak GİRİT BAKIŞI adını verdiğim doruktur.

Yani sen okuyucu, bu sayfalarda benim insanlar, acılar ve fikirler arsında izlediğim yolu gösteren, kanımın damlalarından yapılmış kırmızı çizgiyi bulacaksın. İnsanoğlu adına layık her kişi kendi haçını kaldırır ve Golgotha'sına çıkar; birçoğu genellikle birinci basamağa, ikinci basamağa varır,solur, yolun ortasına yığılır ve Golgotha'ya - borçların zirvesine demek istiyorum-, çarmıha gerilmeye, dirilmeye ve ruhlarını kurtarışa kadar ulaşamaz.Bayılır, çarmıha gerilmekten korkar ve dirilişin tek yolunun çarmıha gerilmek olduğunu bilmez, bunun başka çıkar yolu yoktur.

Benim yukarı doğru çıkışımda, dört tane basamak olmuştur ve her birinin kutsal birer adı vardır: İsa, Buddha, Lenin; Odysseas. Güneşin battığı şu anda, bu büyük ruhların birinden diğerine geçen kanlı ilerleyişimi, bu Yolum'da belirtmek istiyorum; canı burnunda bir insanın, kaderin kötü ve kayalıklı dağlarında ilerleyen bir insanın gidişini...Benim bütün ruhum bir çığlık ve bütün eserim bu çığlık'taki nottur.

Bütün hayatım boyunca, yalnız bir kelime bana acı çektirmiş ve beni kırbaçlamıştır: Tırmanma...Ben bu Tırmanma'yı burada, gerçek ve hayalle karışık bir biçimde sunmak istiyorum...Tırmanışımın bıraktığı kırmızı ayak izlerini de...Ve "Kara kafatası"nı giyip toprağa inmeden önce acele ediyorum, çünkü bu kırmızı çizgi yeryüzündeki yürüyüşümün biricik izi olacaktır; ne yazmış ve ne yapmışsam, hepsi su üzerine yazılıp yapılmış ve yok olmuştur.

Hatırlasın diye hafızamı çağırıyor; havayı, hayatımı toparlıyor, generalin karşısındaki asker gibi dimdik duruyor ve Greko'ya Dilekçe'mi yazıyorum; çünkü o benimle, aynı Girit toprağından yoğrulmuştur ve yaşayan, yaşamış olan diğer mücadeleciler içinde beni en iyi o anlayabilir.Kendisi de taşların üzerinde aynı kırmızı çizgiyi bırakmadı mı ?

EL GRECO'YA MEKTUPLAR
e Yayınları 
Türkçesi: Ahmet Angın
Birici Baskı Ocak 1975
( Ayşen'in arşivi)





My report to Greco is not an autobiography.
[...] You will find, reader, in these pages the red trail,


made of drops of my blood, which marks my course amidst people, passions and ideas. Each man worth to be called the son of man bears his cross and walks up his Golgotha -many, most, reach the first, the second step, get out of breath, collapse in the middle of the course and never reach the peak of Golgotha -the peak of their duty I mean- to get crucified, resurrected and thus redeem their souls. They lose heart, they are scared of crucifixion, and they forget that crucifixion is the only way to resurrection -there is no other.
There have been four decisive steps in my uphill route, and each of them bears a sacred name: Jesus Christ, Buddha, Lenin, Odysseus. I strive to depict in my Travelogue this bloody route from one of these great souls to the other, now that the sun is going to set, to draw a man walking -out of breath- up the rough mountain of his destiny. My whole soul is a Scream and my whole Work, a comment on this Scream.
A word has been torturing me, all my life; the word Ascent has been torturing and whipping me; I would like to depict here this Ascent, by truth and imagination at the same time, to represent the red marks that my uphill course had left. [...]I summon the memory to recall, I summon my life in thin air, I stand a soldier before the general and make my report to Greco since he is made of the same Cretan soil as myself, and can feel me better than all fighter who lives or has lived. Hasn't he himself left the same red trail upon the stones?
Ν. Kazantzakis, Report to Greco, Athens, Eleni Kazantzaki editions, 1962, pp. 15-16.

Hiç yorum yok: