Mini Şiirler
güz sağnağının
yaprak sergisi
bütün parklarda...
aynada sonbahar
solgun, güzel saçlarım arasında
aklar...
yağmur tıpırtısı
tozlu camı da yıkar
tozlu yolu da...
sonbaharın ilk
yaprağı bu
elinde tuttuğu
İstanbul güneşi
ne doğduğu belli
ne battığı
güz rüzgarında
düşen ilk yaprakları
topluyor o
bak
yağmurla yaprak
yağıyor
güz yaprakları
ne de çok benziyor
ellerime
dinle cıvıltıyı
küçük kalbinde
çocuğun
önünden alan var sanki
darıyı
tavuklarda bir telaş...
hanımeli kokusu
çocukluğumdan
akşamüstlerinden
pembeleşti gök
hayal kurma zamanı
şimdi
kibritçi kız
kibritle oynama
işersin
karpuz çekirdeği
kavurmuş
annem
yaprak hışırtısı
en güzeli
ninnilerin
akıyor su
ıslat
dudaklarını
kara zeytindir
çocukluğumun usandıran
azığı
dağlara yağan kar
çocukluğuma
neden hiç yağmadın ?
benim kavalım
kuzular
için
yolunu şaşıran bülbül
ötüyor
bizim çatıda
ah rengarenk bülbül
git buradan
ormana
kavak ağacı
evimizin bekçisi
dimdik
en hafif yel
oynatır
onun yaprağını
ağaçlar
köklere benziyor
yapraksız
testideki su
toprak tadında
serin serin...
dökme yaprağını
kavak
üzülüyorum
karınca
bana da ver
direncinden
düşünür kedi
hayat
üstüne
eşek hıyarı
patlatıyorum
rüyamda
tut şu
uçurtmamın ipini
çişim geldi
bütün
sokak köpekleri
ahbabım çıkıyor
bir bakışta
anlar kedi
ne olduğunu
ah yakalama
o serçeyi
pist kedi
yağmur tanesi
yakalamaca oynuyor
çocuklar dilleriyle
yağmur yağıyor
en uzak yoldan
gitmeliyim eve
sonbahar
benim
sevdiğim
gün doğuyor
şaşkınlık verici
bir hızda
kumlardaki parıltı
ne güzel
ne güzel
her şeyi
üçe bölüyoruz
kardeşçe
suya atıyoruz kirazları
daha büyük görünsünler
diye
büyük buluşlar
yapardım
küçükken
insan
çocukken
bilgedir
6 Eylül 2011
Ayşen Gacan Gülbağ
foto: A.G.G.